Restorasyon İşleri
Restorasyon İşleri
Restorasyon işleri, uzmanlık gerektirmektedir. İşleme başlamadan önce yapının tarihinin, estetiğinin ve tekniğinin incelenmesi, rölövesinin hazırlanması, bozulmalarının saptanması gereklidir. Yapılan bu ön araştırmalar, eserin hasar durumunu ve nedenlerini ortadan kaldıracak olan koruma tekniklerinin uygulanması için temel çalışmaları oluşturur. Esere yapılacak onarılmada geleneksel ve çağdaş tekniklerden yararlanılmaktadır. Çoğu ülkelerde restorasyon uygulamaları beş yıllık plan içine alınmakta, böylece yüksek maliyetli işlemlere gerek kalmadan tüm eserler onarılmış olur. Eserlerin tamirat işlemleri için genellikle sağlamlaştırma, bütünleme, yenileme, yeniden yapma yani rekonstrüksiyon, temizleme ve taşıma tekniklerinden yararlanılmaktadır. Çoğu restorasyon uygulamalarında sıralanan bu tekniklerin birden fazlası uygulanmaktadır. Bilimsel restorasyon işlemlerinde mümkün olduğunca az bir müdahale ile estetik ve tarihi belge değeri korunmaktadır. Restore edilirken yapılan müdahalelerin derecesi, sağlamlaştırmadan rekonstrüksiyona doğru artmaktadır. Koruma açısından en ideali de sağlamlaştırmayla yetinmektir. Ancak anıtta meydana gelen hasarın derecesi attıkça müdahalenin kapsamı genişlemektedir.
Farklı Restorasyon İşleri Uygulanmaktadır
Restorasyon işleri arasında bulunan sağlamlaştırma, eserin malzemesinin, taşıyıcı sisteminin ve zemininin sağlamlaştırması gibi ana başlıklar halinde ele alınabilmektedir. Anıtın yapıldığı malzemenin sağlamlaştırılması, ahşap mimari unsurların korunması, taş öğelerin sağlamlaştırılması önemlidir. Taşıyıcı sistemin sağlamlaştırılması uygulaması da meydana gelen depremler, zemindeki hareketler, eserlerin taşıyıcı sistemlerinde hasar meydana getirebilmektedir. Eskiden beri yapıların, çeşitli yöntemler uygulanarak ayakta durmaları sağlanmıştır. Önceleri yapılan strüktürel sağlamlaştırmanın yerini günümüzde çağdaş teknolojinin sağladığı tekniklerle gerçekleştirilmektedir. Günümüzde kâgir ve ahşap tarihi eserler restore edilirken mühendisler eseri inceler, hasarları tespit eder, depreme veya düşey yüklere karşı zayıf gördükleri unsurların sağlamlaştırılması için çeşitli öneriler sunmaktadır. Ancak eserin genel görüntüsünü bozabilecek ve değiştirebilecek müdahaleler tercih edilmemektedir. Eserin içinde gizlenebilen, görülmesi mümkün olmayan sağlamlaştırma teknikleri tercih edilir.
Payandalama İle Koruma
Restorasyon işleri içinde payandalama da bulunmaktadır. Zemindeki meydana gelen aksaklıkların yanı sıra deprem, tonoz, kemer, kubbe gibi eğrisel unsurlardan duvarlara gelen darbeler, onların düşey kısımdan ayrılmasına ve çatlamasına neden olabilmektedir. Eski mimarlar hasar görmüş kagir eserleri köşelere, kemer mesnet hizalarına masif ya da uçan payandalar yerleştirmiş ve bu şekilde sağlamlaştırmışlardır. Osmanlı döneminde yapılan tamiratlarda da masif payandalar dikkat çekmektedir. Payandalama, günümüzde de uygulanmaktadır. Çoğu kez geçici payanda uygulamaları yapılmakta, taşıyıcı sistem sağlam bir hale getirildikten sonra payandalar kaldırılmaktadır. Restorasyonda çatlamış ve dağılma tehlikesi olan düşey taşıyıcıların çevrelerinin metal çemberler aracılığı ile sarılarak sıkıştırılması da çok eski çağlardan beri uygulanan sağlamlaştırma yöntemidir. B işlemde metal gergiler veya çubuklarla duvarlar birbirine bağlanmakta veya düşeyden ayrılmış olan duvar sağlam bölüme tutturulmakta ve böylece yerinde korunmaya çalışılmaktadır. Özellikle su deposu, hazne gibi binalarda gergi sistemleri ya da kuşaklama işlemleri uygulanmıştır. Bütünleme de bir bölümü hasar görmüş, ya da yok olmuş yapı ve öğeleri ilk tasarımlarındaki bütünlüğe kavuşturacak biçimde geleneksel veya çağdaş malzeme kullanarak tamamlama işlemidir. Ancak ilk yapılışındaki işlevini yitirmiş, yeniden kullanılamayacak durumda olan arkeolojik yapılarda bütünleme işleminin uygulanması imkansızdır.
ZİYARETÇİ YORUMLARI
BİR YORUM YAZIN